Büyük göçten önceydi, yani büyük savaştan da önce. Onun için kalabalık bir yer değil, yüzbin nüfuslu eski bir kent. Herkes hala birbirini tanıyor.
Gündüzleri toprak sokakta çakıl taşlarıyla oynuyoruz. Rengarenk minik parçacıklar, bugünün legolarını nasıl seviyorsa çocuklar, biz de bu taşları seviyoruz.
Geceleri gökyüzünde yıldızları görebiliyorsun. Yıldızları ya da komşu evlerin pencerelerini gözlüyorum. Işık olan yerleri. Karanlıkta kalmak ne güzel.
….
Bir cevap yazın